top of page

Öfke bir "problem" midir?

  • Yazarın fotoğrafı: amaepsikoloji
    amaepsikoloji
  • 11 Nis 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 24 Nis 2024


ree

Öfkenin yarattığı ilk çağrışım genellikle olumsuz ve kaçınılması gereken bir duygu olduğudur. Öfkeli biri olmak, çok çabuk sinirlenmek, çok fazla sinirlenmek gibi tanımlar hem kişilerin kendisi hem de ötekiler tarafından genellikle bir şikayet olarak dile getirilir. Tanım olarak öfke, engellenme, kısıtlanma, hayal kırıklığı veya zarar görme gibi durumlarda hissedilen bir duygudur. Bir kişi sevmediğiniz bir şey yaptığında, yapmayı hayal ettiğiniz bir şeyi yapamadığınızda veya biri sizin hakkınızda olumsuz bir şey söylediğinde öfkeli hissedebilirsiniz. Bu gibi durumlar karşısında öfke duymak oldukça insani ve olağandır.


Günlük hayatta genellikle “öfke problemleri” olarak dile getirilen şikayetler, öfkenin kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar veren bir yıkıcılığa dönüşerek ifade bulmuş halidir. Bu yıkıcılık bazen doğrudan sözel veya fiziksel bir saldırı olabilecekken, bazen daha dolaylı şekillerde davranışa dökülebilir. Örneğin partnerinize öfkelendiğinizde bağırmak, etrafa eşyalar fırlatmak doğrudan fiziksel ve sözel bir saldırganlıkken, küsmek veya partnerinizin rahatsız olacağı bir şeyler yapmak daha dolaylı şekillerde bu saldırganlığı eyleme dökmek olabilir. Fakat her iki türlü de hem kendiniz, hem partneriniz, hem de ilişkiniz için öfkeniz yıkıcı bir biçimde ifade bulmuş olur.


Kişiler öfkenin yıkıcı bir saldırganlığa dönüşmesinden kaçınmak adına öfkenin kendisinden kaçınmaya meyilli olabilirler. Öfke hissetmek normal olmakla birlikte öfkenin saldırganlığa ve yıkıcılığa dönüşmesi daha çok öfkenin yarattığı yıkıcı dürtüleri regüle edememekle ilişkili olabilir. Aslında tam da bu dürtüler daha uygun bir ifade yolu bulamadığında veya bastırıldığında öfke kişinin kendisine veya ötekilere yöneltilen bir yıkıcılığa dönüşebilir. Örneğin patronu tarafından sürekli haksız yere eleştirilere maruz kalan bir kişiyi düşünelim. Bu kişi patronuna öfkelenmesinin yanlış olacağına dair bir inanca sahipse öfkesini bastırıp işiyle ilgili kendini suçlu veya yetersiz hissederek bu öfkeyi kendisine döndürebilir. Ya da duygusu ile daha az teması olan biri iş yerinde sürekli baş ağrısı veya karın ağrısı yaşamak gibi bedensel reaksiyonlar hissedebilir, öfkesini regüle edemeyen bir kişi iş yerinde kavga çıkartarak saldırganlaşabilir, veya doğrudan olmasa da dolaylı olarak çalışma performansını düşürüp işleri aksatarak yine bu öfkeyi daha yıkıcı bir yerden yaşayabilir. Bir başka örnek de öfkenin muhatabına yönelemediği ve bir başkasına yöneldiği durumlardır, mesela yine iş yerindeki bir duruma öfkelenen kişi eve geldiğinde evdekilerle çatışabilir. Bunların her biri ifade bulamamış, anlaşılamamış ve üzerine konuşulamamış olan öfkenin kişinin kendisine veya ötekilere yöneltilmiş yıkıcılığa dönüşmesine örnek olabilir.


Hiçbir duygu kendi kendine kaybolmaz, elbette öfke de. Tam da bu sebeple öfkeyi yok saymaya çalışmak ve bastırmak yerine söze dökmek, üzerine konuşmak ve yarattığı çatışmaları anlamak önemlidir. Terapi süreçlerinde de zaman zaman bireyler kendilerine, başkalarına veya terapiste öfkeli hissedebilir. Bu öfkenin ilişkilere veya bireyin kendisine zarar veren yıkıcı bir eyleme dönüşmemesi adına terapide de bu öfkenin fark edilmesi, adının konulması ve üzerine konuşulabilmesi iyi olacaktır.


Yazar: Klinik Psk. Cansu Sevinç

 
 
 

Yorumlar


© 2022 by Amae Psikoloji

bottom of page